Yunan gazeteci Haber7’ye konuştu! O sorunun çözülmesi birçok kilidi açar
-
Haber7-ÖZEL
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Aralık 2023‘te Atina’da düzenlenen Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi vesilesiyle Yunanistan’ı ziyaretiyle iki ülke ilişkilerinde yeni döneme girildi.
Türkiye ile Yunanistan arasında son dönemdeki yumuşama sinyallerinin ardından peş peşe önemli gelişmeler yaşandı. Yunanistan’ın bazı Ege adalarında Türklere kapıda vize uygulamasını başlatması ve verilen iyi siyasi mesajlar sonrası liderler tekrar bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etti.
Erdoğan-Miçotakis görüşmesi Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan sorunların çözümünü tekrar gündeme getirirken, uzmanlar iki liderin görüşmesini Haber7‘ye değerlendirdi. Yunan Gazeteci Manolis Kostidis ve Dış Politika Uzmanı Doç. Dr. Oğuzhan Bilgin, Erdoğan-Miçotakis görüşmesine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
HEDEF ÖNCELİKLE EKONOMİK KONULAR
Erdoğan-Miçotakis görüşmesine ilişkin konuşan Yunan Gazeteci Manolis Kostidis, bu görüşmelerle birlikte iki ülke ilişkilerinde normalleşmenin söz konusu olduğunu söyledi. Türkiye ile Yunanistan arasındaki görüş ayrılıklarına rağmen liderlerin görüşmesinin önemli olduğunu vurgulayan Kostidis, “Hedef en azından ekonomik manada, yatırım alanında, turizm alanında bir normalleşmeye gitmek. Diğer sorunları da daha sonra ele alınabilecek konular arasına eklemek gibi görünüyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye ile Yunanistan’ın 2002 yılından 2016’ya kadar bunu başardığını söyleyen Kostidis, “Yunanistan’la Türkiye’nin Ege, Doğu Akdeniz gibi konularda birçok görüş ayrılığı vardı. Ama ona rağmen beraber ilerleyebiliyorlardı. Tekrar eski duruma dönmek söz konusu.” dedi.
KITA SAHANLIĞI SORUNUNUN ÇÖZÜLMESİ BİRÇOK SORUNU ÇÖZER
İki ülke arasındaki en büyük sorunların başında Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Ege’deki kıta sahanlığı meselesinin geldiğini söyleyen Yunan Gazeteci, kıta sahanlığı konusunun çözülmesinin birçok konuyu çözüme kavuşturabileceğini ancak kısa vadede bu konuların çözümünün hem teknik hem de siyasi manada mümkün olmadığını belirterek “Elbette ki bu Ege’deki sakin sular döneminin bir yılı aşmış olması, aynı zamanda dün söylendiği gibi ekonomik manada 6 milyar dolardan hedef on milyar dolara yükseliyor. Bu adımlar atılırsa siyasilerin işi biraz daha kolaylaşır diyebiliriz ama kısa vadede 50 yıldır çözülmeyen sorunların kısa vadede çözülmesini beklemek açıkçası biraz zorlu diyebiliriz.” şeklinde konuştu.
ÖNCE YUNANİSTAN’IN NORMALLEŞMESİ GEREKİYOR
Türkiye’nin Yunanistan’la ilişkileri normalleştirmek ve ‘yumuşama’ adı verilen süreci başlatmak için elinden geleni yaptığını söyleyen Dış Politika Uzmanı Doç. Dr. Oğuzhan Bilgin, Yunanistan’la normal ilişkiler kurmanın sadece Türkiye’nin elinde olan bir şey olmadığını bu durumun aynı zamanda Yunanistan’ın normalleşmesiyle alakalı bir süreç olduğunu söyledi. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın daha birkaç gün önce Fatih’te bulunan ve 79 yıl sonra yeniden ibadete açılan Kariye Camii’nin açılışını kınayan bir açıklama yaptığını söyleyen Bilgin, “Şimdi 500 yıldır cami olan Kariye Camii’nin tekrar ibadete açılmasına dair açıklama yapmak Yunanistan’ın normalleşip normalleşmeyeceğine dair büyük soru işaretleri yaratıyor. Çünkü yani biz Yunanistan diye bilinen topraklarda eski Türk vilayetlerinde yok edilen yıkılmış binlerce camiyi, türbeyi, okulu, mektebi, kütüphaneyi konuşmadan Türkiye’deki 500 sene önce açılmış camiyi mesele yapıyor olmak bu işte anormal bir süreç işaret ediyor.” dedi.
YUNANİSTAN ULUSAL KİMLİĞİNİ TÜRK KARŞITLIĞI OLARAK BELİRLEDİ
Yunanistan’ın kuruluşundan itibaren ulusal kimliğini Türk karşıtlığını esas alarak belirlediğini ve sol hükümet de olsa, sağ hükümet de olsa, nesiller de değişse, hükümette de değişse Türkiye karşıtlığı ana ekseni hala orada durduğunun altını çizen Bilgin, “Kariye Cami’nin açılışını mesele yapmasının yanı sıra Yunan medyası hafta boyunca mesela Kaan uçağını ikinci defa havaya çıkmasına konuştu. Bunu tehdit olduğunu söyledi. Dönelim bir Türk yiyeceği olarak tescil edilmesinin Yunanistan’ın yemeğinin çalınması olarak değerlendirdi. Yani Yunanistan’ın hem hükümet hem de kamuoyunda ciddi bir anormallik var.” şeklinde konuştu.
Bilgin, Türkiye’nin ilişkileri normalleştirmek için elinden geleni yaptığını belirterek “Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda çok büyük emek harcıyor. Ama Yunanistan tarafında bu normalleşme sürecinin nasıl anlaşılacağı büyük bir soru işareti. Yunanistan’ın normalleşip, normalleşemeyeceği büyük bir soru işareti.” ifadelerini kullandı.
ABD BÜYÜK FAKTÖR
Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde ABD’nin büyük belirleyici faktör olduğunu söyleyen Bilgin, ABD’nin Yunanistan’ı garnizona dönüştürdüğünü belirterek Türkiye’ye karşı bir operasyon unsuruna çevirdiğini söyledi. Son dönemde İsrail’i korumak için kalkan uçakların bile Güney Kıbrıs’tan kalktığının altını çizen Bilgin şu ifadelere yer verdi;
Ülkede Türk karşıtı konumunun hiç değişmiyor olması, Yunan kamuoyundaki Türk karşıtlığını çok canlı oluyor olması hem de ABD’nin bir şekilde Yunanistan’a sürekli Türkiye’ye karşı teşvik ediyor oluşu, Yunanistan ve Türk ilişkilerinin normalleşmesinin önünde çok büyük sorunlar ve engeller oluşturuyor. Ona rağmen Türkiye elinden geleni yapıyor. Yunanistan işin aslında bu önemli bir fırsattır Türkiye’nin diyalog kapısını açması. Zeytin Dalı’nın uzatıyor olması. Yunanistan’ı değerlendirebilirse Yunanistan kazanacaktır.
YUNANİSTAN’IN İSTEKLERİ EGEMENLİK HAKKIMIZI İHLAL EDİYOR
Türkiye ile Yunanistan’ın sorunlarının çözümüne ilişkin de açıklamalarda bulunan Bilgin, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz ve Ege‘deki isteklerinin Türkiye’nin egemenlik haklarını ihlal ettiğini söyledi.
Bilgin şu sözleri sarf etti;
Ege’de on iki mil için ısrarcılar. Kıbrıs meselesi orada duruyor. Doğu Akdeniz meselesinde İsrail’le birlikte gaz forumu kurdular. Bizim hem Mavi vatanımızdaki egemenlik haklarımızı ihlal ediyorlar, hem de Ege’deki egemenlik hakkımızı ihlal ediyorlar. Batı Trakya’daki Türklerin haklarını da ihlal ediyorlar. Onlara Türk bile demiyorlar.
Yani burada ben Türkiye ile Yunanistanın kolay kolay uzlaşabileceğini düşünmüyorum. Ama en azından sorunları ciddi büyük krize dönüşmeden yönetebilmeye çalışıyorlar. Zaten diplomasi bu demektir.