Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu’nun (DKİHB) 14-28 Mayıs seçimleri kapsamında görevlendirdiği Seçim Gözlem Heyeti’nin nihai raporu yayımlandı. Raporda, yasal çerçevenin demokratik seçimlerin düzenlenmesini olanaklı kılmadığı belirtilirken depremden doğrudan etkilenen 2 milyon seçmenin adres değişikliği ve oy kullanması için yeterli önlem alınmadığı vurgulandı.
Rapordan öne çıkan bulgu, değerlendirme ve öneriler şöyle:
‘YASAL ÇERÇEVE, DEMOKRATİK SEÇİMLERİN YÜRÜTÜLMESİ İÇİN YETERLİ DEĞİL’
– Toplanma, örgütlenme ve ifade özgürlükleri ile birlikte demokratik bir süreç için kilit öneme sahip yargı bağımsızlığına saygı gösterilmesi konusunda uzun süredir var olan endişeler devam etmektedir. AGİT Seçim Gözlem Heyeti’nin görüştüğü bazı sivil toplum kuruluşları ve insan hakları savunucuları, AGİT taahhütlerine ve Avrupa Konseyi standartlarına aykırı olarak yetkililer tarafından sürekli baskı gördüklerini ve hedef alındıklarını bildirmişlerdir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin temel özgürlüklerin ihlal edildiğine dair çok sayıda kararı hâlâ ele alınmamıştır.
‘DEPREM BÖLGESİ İÇİN YETERLİ ÖNLEM ALINMADI’
– Yasaya göre, depremler nedeniyle yerlerinden edilenler de dahil olmak üzere, yer değiştiren bireyler kalıcı ikametgahlarına dönerek oy kullanabilirler. Alternatif olarak, yer değiştirdikleri yerde kayıt yaptırarak yeni ikamet yerlerinde de oy kullanabilirler. Depremden etkilenen yaklaşık 2 milyon seçmenin adres değişikliğini ve oy kullanmasını kolaylaştırmak için yetkililer tarafından yeterli önlem alınmadı. AGİT Seçim Gözlem Heyeti’nin çok sayıdaki siyasi parti ve sivil toplumdan muhatabı, adres değişiklikleri için daha uzun bir süre tanınması, ücretsiz ulaşım ya da diğer önlemlerin depremlerden etkilenenlerin oy kullanmasını kolaylaştırabileceğini öne sürmüştür.
‘DEVLET VE PARTİ ARASINDA NET BİR AYRIM YAPILMASINI SAĞLAYACAK TEDBİRLER ALINMALI’
– Mevzuat, resmi kampanya döneminde bazı kısıtlamalar getirse de, devlet ve yerel makam sahiplerinin idari kaynakları seçim amacıyla kötüye kullanmasını önleyecek yeterli güvencelerden yoksundur. Cumhurbaşkanı, diğer üst düzey kamu görevlileri ile aynı yasal kısıtlamalara açıkça tabi değildir. Her iki seçim döneminde de Cumhurbaşkanı resmi görevleri esnasında sık sık seçim kampanyası yürütmüştür. Çok sayıda altyapı projesinin açılışları da görevdeki bazı yetkililer tarafından kampanya için kullanılmıştır. Uluslararası iyi uygulamalara aykırı olarak, bu dönemde önemli sosyal yardım programları ilan edilmiş veya uygulanmıştır. Kampanya sırasında idari kaynakların kötüye kullanıldığına dair başka örnekler de gözlemlenmiştir. Bu uygulamalar, 1990 Kopenhag Belgesi’nin 5/4 paragrafına aykırı olarak, görevde olanlara haksız avantaj sağlamış ve parti ile devlet arasındaki çizgiyi bulanıklaştırmıştır.
‘İZLENEN YAYINCILARIN ÇOĞUNLUĞU ERDOĞAN’A AÇIK DESTEK VERMİŞTİR’
– AGİT Seçim Gözlem Heyeti’nin medya izleme sonuçları, yayın kuruluşlarının kampanyaya tarafsız bir şekilde yer verme ve adaylara eşit fırsatlar sunma konusundaki yasal yükümlülüklerini yerine getirmediğini göstermektedir. İzlenen yayıncıların çoğunluğu, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak yürüttüğü faaliyetler ile aday olarak yürüttüğü faaliyetleri birbirinden ayırmaksızın Erdoğan’a açık destek vermiştir. Ayrıca, yayıncıların çoğunluğu haberlerinde gerçek ve görüş arasındaki ayrımı sıklıkla bulanıklaştırmış ve haberleri destekledikleri aday lehine seçici bir şekilde sunmuştur.
– Tarafsızlık konusundaki anayasal güvencelere rağmen, kamu televizyon kanalları TRT-1 ve TRT Haber, Cumhur İttifakı ve Erdoğan’a açık destek vererek, siyasi içerikli yayınların toplamda yüzde 44 ve 45’ini, çoğunlukla olumlu bir tonda, Cumhur İttifakı ve Erdoğan’a ayırmıştır. Buna karşılık, Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu toplamda yüzde 28 ve yüzde 25, Emek ve Özgürlük İttifakı ise yüzde 7 ve yüzde 5 oranında yer bulmuş ve bunların tümü ağırlıklı olarak olumsuz tonda olmuştur. Erdoğan ikinci turda kampanya ile ilgili haberlerin yüzde 64’ü ve 73’ünde olumlu olarak yer almıştır. Kılıçdaroğlu ise yüzde 36 ve yüzde 27 oranında, büyük ölçüde olumsuz olarak yer almıştır.” (HABER MERKEZİ)