Naci Görür, İstanbul’da her an deprem olma yüzdesini açıkladı: Bu inanılmaz bir oran. Neredeyse yazı tura atacaksın
11 mins read

Naci Görür, İstanbul’da her an deprem olma yüzdesini açıkladı: Bu inanılmaz bir oran. Neredeyse yazı tura atacaksın

Bursa Mudanya merkezli 5.1 ve 4.5 büyüklüğündeki depremler İstanbul’u da salladı. Depremlerin ardından İstanbul’un büyük Marmara depremine ne kadar hazır olduğu sorusu yeniden akıllara geldi.

İstanbul’da çözüm bekleyen en temel sorunlardan biri depreme karşı dayanıklı olmayan riskli yapılar. Marmara Denizi’nde 7 ila 7,5 büyüklüğünde bir deprem beklenirken kentteki yüksek riskli konut sayısı yaklaşık 1,3 milyonu buluyor.

DW Türkçe’den Pelin Ünker’e konuşan konuşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı Murat Yün, olası depremde ağır hasar alması ya da yıkılması beklenen yapılarda 3 milyon nüfusun yaşadığına dikkat çekiyor.

4 Aralık Pazartesi günü Marmara Denizi, Gemlik Körfezi’nde Bursa Mudanya açıklarında 5,1, ardından 4,5 ve 3,5 büyüklüğünde depremlermeydana geldi. Depremler Bursa, İstanbul, İzmir ve Tekirdağ başta olmak üzere pek çok ilde hissedildi.

NACİ GÖRÜR: HER AN DEPREM OLMA İHTİMALİ YÜZDE 47

DW Türkçe’ye konuşan yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Mudanya açıklarında gerçekleşen depremin Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın güney kolunda gerçekleştiğini söylüyor.

Büyük Marmara depremi ise aynı fay hattının kuzey kolunda bekleniyor. Bu depreme ilişkin öngörülerin halen geçerli olduğunu vurgulayan Görür’e göre İstanbul’da her an deprem olma ihtimali yüzde 47’ye çıkmış durumda. Görür, “Bu inanılmaz bir oran. Neredeyse yazı tura atacaksın” diyor.

NACİ GÖRÜR’E GÖRE DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ KAÇ OLUR?

Kuzey Anadolu Fay Hattı 17 Ağustos 1999’daki Gölcük depreminde kırılmıştı. Aynı fay hattının devamı batıda İstanbul’dan geçiyor. İstanbul, o tarihten bu yana 7 ila 7,5 büyüklüğündeki bir deprem riski altında. Naci Görür, Marmara Bölgesi’nin Kumburgaz ve Adalar fayının deprem üreteceğini belirterek Adalar fayı kırılırsa en fazla 7, Kumburgaz fayı kırılırsa minimum 7,2, her iki fay aynı anda kırılırsa 7,5 büyüklüğünde deprem öngörüyor.

İstanbul’da her gün yüzde 47’lik deprem beklentisiyle yaşam devam ederken hükümet, riskli yapı sorununa çözüm getireceği iddiasıyla kentsel dönüşüm düzenlemelerini içeren “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”u yürürlüğe koydu. Düzenleme, afet riskini öncelemediği, bütüncül bir planlama anlayışından uzak olduğu, koruma kapsamındaki alanları yapılaşmaya açacağı ve özel mülkiyetlerin el değiştirmesine neden olacağı dolayısıyla eleştiriliyor.

Peki İstanbul’da deprem riskine ilişkin yerelde yürütülen çalışmalar ne durumda?

21 KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ VAR

Yün, bu çalışmalarda üst yapıların, yolların ve viyadüklerin güçlendirilmesinden konut alanlarının üretimi ve toplanma alanlarının alt yapısının hazırlanmasına kadar her türlü yatırımın bulunduğunu belirtiyor.

Deprem Daire Başkanlığı olarak yaklaşık 165 hektar büyüklüğünde alanda 21 tane kentsel dönüşüm projelerinin bulunduğu, bunların bir kısmının imalat ya da proje aşamasında, bir kısmının da uzlaşma aşamasında olduğu bilgisini veren Yün, yakın zamanda bin 250 konutu içeren bir kentsel dönüşüm projesinin temellerini atacaklarını söylüyor.

İBB’nin yaklaşık 157 kilometrekarelik mikro bölgeleme çalışması ise aralık sonu itibariyle tamamlanmış olacak.

200 BİN BİNA AĞIR HASAR ALABİLİR

İBB’nin tespitlerine göre İstanbul’da bulunan 1 milyon 200 bin binadan 800 bini 2000 yılı öncesi yönetmeliklere göre yapılmış durumda. Bu binalardan yaklaşık 200 bininin depremde ağır hasar alması ya da yıkılması bekleniyor.

Murat Yün, bu binalarda 1 milyon 300 bin hane olduğunu ve yaklaşık üç milyon nüfusun yaşadığını söylüyor.Olası deprem senaryosunda öncelikle bu üç milyon nüfusun yaşamını idame ettirecek alanların hazırlanması gerektiğini düşünen Yün, özellikle sahil hatlarındaki eski yapılarda ciddi bir risk faktörü olduğuna işaret ediyor.

“TEKELE DÖNÜŞEN BİR YAPI”

Ancak çıkarılan yasayla iş birliği odaklı bir çerçeve yerine Kentsel Dönüşüm Başkanlığı adı altında daha tekele dönüşen bir yapının oluşturulduğunu vurgulayan Yün, yerinden yönetimin yine ikinci plana atıldığını söylüyor.

Murat Yün, merkezi yapıların uygulamada sürecin uzamasına neden olduğunu bu nedenle İBB olarak yerinden yönetimi savunduklarını belirterek ekliyor:
“Biz görüşmelerde İBB’nin de olduğu, Bakanlığın da olduğu, ilçe belediyesinin de olduğu, hatta özel sektörün de olduğu İstanbul temelli bir kurul önermiştik. Çünkü bugün bizim İBB’den aldığımız herhangi bir kararı Bakanlığa onaylatmamız en iyi ihtimalle 4-5 ayı buluyor ki hiçbir sorunu olmayan bir karardan bahsediyorum.”

İBB 35 BİN BİNAYI TARADI

İBB, hızlı tarama tespiti için ise şubat ayındaki Kahramanmaraş merkezli depremlerinden bu yana 121 bin binadan başvuru aldı. Bu binaların yaklaşık 35 binini taradıklarını, bu yöndeki çalışmaların devam ettiğini aktaran Yün, “Bu binaları öncelik sıralamasına göre aldığımızda bunun yapılması bile bir iş birliği gerektiriyor” diyor.

Taranan yapılar içerisinde bin 556 tane yapının taşıyıcı sistemi dahi bulunmadığını ve hızlıca müdahale edilmesi gerektiğini tespit ettiklerini aktaran Yün, bunlar içerisinde 318 yapıda çalışmaların devam ettiğini söylüyor. Kalan bin 238 bina için vatandaşlarla iletişime geçtiklerini belirten Yün, bunların da kısa zamanda tahliyelerini gerçekleştirmek istediklerini söylüyor.

VATANDAŞA ÇAĞRI: HIZLANMAMIZ LAZIM

Riskli yapıda oturmanın temelinde ekonomik sebeplerin yattığına işaret eden Yün, İBB Meclisi’nden alınan kararla Bakanlık tarafından verilen 3 bin 500 lira kira yardımı üzerine 4 bin 500 lira hibe verdiklerini belirterek ekliyor:
“Bizim vatandaşa kentsel dönüşüm veya riskli binaların tahliye edilmesine ilişkin finansman modelleri sunmamız lazım. Kira yardımı da bunlardan birisi.”

Yün, “Buradan vatandaşı da bu duyarlılığa davet etmek istiyorum. Her ne kadar yaşadığımız alanların metrekaresi olsa da gerisinde afet olan bir şey ve bizim bu konuda hızlanmamız lazım” diyor.

“ACİL ÇIKIŞ YOLLARI AÇILMALI”

Yün’e göre deprem toplanma alanları ve acil kaçış yollarının da şubat depremlerinden sonra yaşananlar gözetilerek yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.

Toplanma alanlarına Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) karar verdiğini, İBB olarak haritalandırma çalışması yaparak teknik destek sağladıklarını belirten Yün, İstanbul’da 5 bin 166 tane toplanma alanı olduğunu, büyük parkların tamamının toplanma alanı olarak belirlendiğini ancak daha küçük ölçekte düşünülerek yapılaşmanın yoğun olduğu yerlerde bu alanların yeniden değerlendirilmesine ihtiyaç olduğunu vurguluyor.

İBB Ulaştırma Dairesi’nin acil kaçış yollarıyla ilgili ise bir çalışma yürüttüğünü söyleyen Yün, “Bizim bu alanların açılmasından yana tavrımız sürüyor. Bu alanlarda gerekli plan değişikliği yapılacaksa plan değişikliği, kamulaştırma yapılacaksa kamulaştırma kararını alarak ilerleyeceğiz. Çünkü yolların kapanması demek deprem sonrasında müdahalenin de gecikmesi demek” diye konuşuyor.

“DEVLET İSTESE BELEDİYE İLE EL ELE VERİR”

Prof. Dr. Naci Görür’e göre depreme ilişkin İstanbul’da planlı programlı, gönül birliği edilmiş, iş birliği edilmiş, hızlı, seferberlik havasında bir depreme hazırlık yok.

İstanbul’un depreme hazır hale getirilebileceğini ancak buna ilişkin siyasi iradenin olmadığını düşünen Görür, “Devlet istese belediye ile birleşir, kol kola el ele verir, vatandaşı da kucaklar, adil bir şekilde bu işi yapar” diyor.

Hükümetle belediye bir araya gelmiyorsa, birbirini desteklemiyorsa o kentin depreme hazırlanmasının mümkün olmadığını ifade eden Görür, “Bu nedenle bir an önce belediye ve hükümetin kol kola girip halkı da arasına alıp halkı teşvik edecek, cesaretlendirecek şeyleri yapıp adil, hızlı bir şekilde İstanbul’u depreme hazırlaması gerek” diye ekliyor.

“YAPI STOKUNA YAPIŞIYORLAR”

“İBB güzel şeyler yapıyor, hükümet de yapıyor. Ama yapılanlar yapılması gerekenlerden çok az. İstanbul yeterince depreme hazır değil” diyen Görür, hükümetin İstanbul’u depreme hazırlamaya yönelik üzerinde durduğu tek konunun yapı stoku olduğu görüşünde.

Kente bütüncül olarak bakmak gerektiğini vurgulayan Görür, “Senin yolun yok, köprün yok, havaalanın yok, kanalizasyonun yok, hastanen yok, okulun yok evin sağlam. Mümkün mü?” diye soruyor.

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’la vatandaşın kentsel dönüşümden daha da uzaklaştığını söyleyen Görür, ekliyor:
“Haklılar da. Bir ülkeyi ya da bir kenti depreme hazırlamada yapı stoku yapılması gereken altı temel işten biridir Nedir bu temel bileşenler? Yönetim, halk eğitimi, altyapı, yapı stoku, ekosistem-çevre ve ekonomi. Bunların her birini deprem dirençli yaparsan o kent deprem dirençli olur. Bunlar hiç öbürlerini düşünmeden yapı stokuna yapışıyorlar. Niye? Çünkü müteahhitlik işi. Para var, rant var.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir